İŞİN ÖZÜ

İŞİN ÖZÜ

ABONE OL
Ekim 16, 2021 19:54
İŞİN ÖZÜ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir merhaba i”le kurulur, yeni bir dünya.Ve her merhaba bir tebessümle başlar.
Bir merhaba ile kaybolur rengi derinin.Ve her tebessümde görünür gökkuşağı.”
Demiş bir şair.

“Kardeşlerim,   bakmayın sarı saçlı olduğuma; ben Asyalıyım.
Bakmayın mavi gözlü olduğuma    ben Afrikalıyım”
Demişti büyük usta Nazım Hikmet…

Ben Nazım Hikmet gibi sarı saçlı, mavi gözlü değilim. Ama yüzümde hoş bir tebessüm…Ben de Asyalı ve Afrikalıyım.Bir gökkuşağıyız hepimiz.

Ve yine  Nazım’ın mısraları var dudaklarımda;

“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim.”
Evet bu hasret bizim, bu vatan da bizim. İçerisinde farklı seslerin, farklı düşüncelerin, farklı kültürlerin olduğu bu vatan hepimizin…
Ve icabında gözünü kırpmadan hayatını feda edeceğine dair yemin etmiş milyonlarca kardeşimin…

TRT de yayımlanacak olan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurtuluş ve kuruluş destanını anlatacak olan diziyi sabırsızlıkla bekliyorum.

Ve yine ümit ediyorum ki, gerek reyting kaygıları, gerekse siyasi gerekçelerle özünden sapılıp, gerçeklerden sapılmaz.Çünkü yakın tarihimizin destansı mücadelesinin verildiği Barış harekatını gençlerimiz, çocuklarımız kısaca gelecek kuşaklarımız bilmeli. Bilmeli ki kurucu liderimiz Rauf Raif Denktaş’ın kabrine gerekli önem ve saygı verilmeli. Kıyıda köşede unutulmuş ve mekruh bir yapı halinden çıkarılmalı.

***
Temel, Dursun’la meyve yerken çakısıyla parmağını kesmiş. Biraz ötedeki yeni açılan yeni sistem kurulmuş bir aile hekimliğine koşmuşlar hemen.
Temel:“Sen bekle! demiş Durdun’a “ Pen hemen pir pansuman yapturup çikayum!.”
İçeri girince karşısına iki kapı çıkmış . Birinde “Hastalıklar”, ötekinde “Yaralar” yazılıymış. Yaralar, kapısından girmiş Temel.Yine iki kapı çıkmış önüne. Birinde Et, ötekinde Kemik yazıyormuş. Et kapısından girmiş Temel. Yine karşısında iki kapı.Birinde “Önemli ”, ötekinde “Önemsiz” yazıları varmış  Önemsiz yaralar kapısını açmış Temel ve  kendini sokakta Dursun’un yanında bulmuş. “Nasi yarana pansuman yaptular mi?” diye sormuş merakla Dursun. “Hayır! “ demiş Temel kanayan yarasını göstererek “ Ancak şunu da pelirtmeden geçemeyeceğum, herufler müthiş pir SİSTEM kurmuşlar!”
***

Evet, seçim kapıya dayandıkça anavatanımız Türkiye’de içimiz dışımız yine YENİ SİSTEM ve anayasanın ilk dört maddesi oldu.
Bize Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine mecbur olduğumuz ve anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilebileceğini anlatıp duruyorlar.

***
Temel, karısı Fadime ile yürürken karşılarına sarışın bir afet çıkmış. Genç kadın yanlarından geçer geçmez Fadime;“Şu genç kadinlaru hiç anlamayrum Temel!” demiş “Karu pir gerdanluk, iki pilezuk ve telkari küpeler takmuş. Tırnaklaruna Cutex oje sürmüş, kulak arkalaruna Chanel 5 sıkmış.  Ve de Yves Saint Laurent çantası var.”
Temel;” Pes vallahi Fadume!” demiş “ Yani 5 sanuyede tüm punlaru nasıl gördün? Siz kadunlardan korkilur vallahi!”Fadime:” Ne yani!” demiş “Sen dikkat etmedun mi sanki?”“Yoo… “ demiş Temel “ Pen sadece uzun paçaklu, iri göğüslü, sıkı kalçalu, yeşil gözlü, sarişun genç bir kadun gördüm, Ha pir de parmağunda nikah yüzüğü olmamasu dikkatimu çektu hepisu pu!”
***

İletişim biliminde buna; ”Algıda Seçicilik” diyorlar. Siyasette de bunun tam tersi vardır. Seçmenin görmek istediğini değil, kendilerinin göstermek istediğini göstermek ve  olgulara göre değil algılara göre oy kullandırmak.
Anayasa değişikliğinden önce koro halinde; “ Başkanlık sistemi gelecek, her şey düzelecek! Ekonomimiz uçacak!” diye seçmeni  ikna etmişlerdi.
Bu Başkanlık Sistemi ellerinde patlayınca şimdi de sistem seçmenin umrunda değil algısı yaratmaya çalışıyorlar.
Oysa sistem seçmenin bal gibi umrunda.
Çünkü millet de parmağı kesilen Temel gibi, getirilen  bu mükemmel Başkanlık Sisteminin;Enflasyon, işsizlik, Adalet, Demokrasi, Eğitim, Dış politika gibi kanayan yaralarımızın  hiç birine merhem olamayacağı artık çok net olarak gördü.

Bana kalırsa, açılan her kapıdan Matruşka gibi sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çıktığı bu sistem tam bir Seçilmiş Krallık Sistemi.
Yani biz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Saraydan alarak Türk Milletine armağan ettiği  EGEMENLİĞİ kendi ellerimizle götürüp AK SARAY’a iade ettik. İşin özü bu…
Bunlar yetmezmiş gibi son günlerde laiklik tartışmaları harlanmaya çalışılıyor. İran, Afganistan, Suudi Arabistan ve daha nice örnekler dibimizde durup, onların yaşadığı sıkıntılar devem etmekteyken bu neyin arayışı ve neyin tartışması anlamak mümkün değil.
Ülkemi yaz-boz tahtasına dönüştürdüler. İşin özü bu…

***
Uzun süredir Temel’i tedavi eden doktoru, Temel’in karşısına geçip açıklama yapmış;” Maalesef bir haftalık ömrünüz kaldı. İstediğiniz bir şey var mı?”
Temel can havli ile bağırmış;  “Hemen başka bir doktor isteyrum!”
***

Biz diyoruz ki; Bu sistemle Türkiye’nin hiç bir hastalığını tedavi edemezsiniz. Cumhuriyetimizin teminatı ve değiştirilemeyecek hükümlerini tartışmaya açarak bir yere varamazsınız.
Siz; sistemde sorun yok diyorsunuz. O halde; sorun tedaviyi uygulayan doktorda demektir. O yüzden bu millet artık yeni bir doktor istiyor.
Ne Ayasofya’yı ibadete açmak, ne doğal gaz müjdesi , ne beka korkutması… Hiç birisi iktidarınızı kurtarmaya yetmeyecek. Bizim yeni doktor umudunuz var ama sizin yeni seçmen şansınız yok. Çünkü ilk seçimde ilk defa oy kullanacak 6,5 milyonluk yeni seçmenin tamamına yakını da size karşı.
Kısacası tedaviye cevap vermeyen Türk Milleti değil,  siz olacaksınız.
Sizin iktidarınız olacak!

Kısa bir şiirle bitirelim yazımızı.

“Beklemelerin en güzelidir,
Geleceğini bilerek,
Kavuşmanın özlemiyle,
Seni beklemek!”

Bir orman gibi kardeşçe yaşayacağımız günlerin yakında geleceğine, hasretimizin artık biteceğine  inancım hiç bitmedi.

Yüreğinizden sevgi, içinizden ümit, yüzünüzden tebessüm eksik olmasın.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r