Çıkıp gitmek lazım bazen, kendinden.. Bırakıp kendini olduğu gibi, olduğu yerde, hüzünde, kederde..
Neresi olduğu bilinmeyen bir yere, nereden gidileceği belli olmayan ötelere..
Bazen, çıkıp gitmeli insan, içinin, düşüncelerinin ve hayal kırıklıklarının kasvetli odalarından..
Alıp başını gitmeli insan, tek başınalığına uzanan yolculuklara…
Bir sırt çantası, fotoğraf makinesi iki don birkaç fanila, yeterince sigara.. Yola çıkmalı insan,
nereye gideceğini bilmeden..
Hani, bazen, araba kullanırken veya uyumaya çalışırken ya da boş boş hayaller kurarken..
Neresi olduğunu bilmediğim bir yere gider ya ruhun..
Ve orada, hiç olmadığı kadar huzuru bulduğunu sanır ya..
Hani elinde olsa o an oraya ışınlanmak ister ya insan..
Gitmek gerek bazen, her şeyden ve her kimseden uzaklaşmak, kendinden bile. Durdurmak lazım bazen, delice, kudurmuşçasına Etine kemiğine ve yüreğine çarpan zamanı..
Yok saymak gerek bazen, içine, kalbine, kişiliğine batan yaraları..
Uzaklaşmak bazen, aynı sokaklardan, aynı insanlardan, hep aynılıktan.. Kafasının estiği yöne doğru uzaklaşmalı insan..
Toprak yemyeşil, gökyüzü gri, hava sisli, çiçeklerin yapraklarında şebnem taneleri, her yer nemli..
Kafa hafiften terelelli, bir de ince belli bardakta çay şöyle keyifli mi keyifli..
Çekip gitmek gerek bazen, hiç bilinmeyen uzaklara..
Yerler çamur çimen olmalı, ahmak ıslatan yağmurları ıslatmalı ahmakçasına sersem sepelek yürürken uzaklara, tenimi..
Garibine gitmeli insanın, ilk defa gelinen bu yerde, hangi neden ve neyin bu dingin huzuru bahşettiğini..
Yaslanmalı, ulu, gövdesi yosunlu, dalları sarmaşıklı, yaprakları sararmışlıklı, yaşlı bir çınarın gövdesine..
Sonra bir sigara yakmalı ve üflemeli gelmişine geçmişine..
İnce bir su akmalı dökülen çınar yapraklarının arasından, sessizce, açarak yolunu, sonbahar yapraklarının arasından, ulaşmalı dere yatağına..
Yerli yersiz, nedenli nedensiz yolculuklara çıkmalı insan..
Abuk subuk sorular sormalı kendine, saçma da olsa her sorunun cevabını bulmalı..
Çırılçıplak yalnızlığına inat, içinde, taaa derinliğinde, bu fütursuca sessizlikte, en dipsiz kuytularda saklı bir aşkın heyecanını hissetmeli yüreğinde..
Korkmalı, ürkmeli, bu ıssız yalnızlıkta yüreği yoklayan bu insansız ve insafsız aşktan..
Ciğerlerini parçalarcasına dağa doğru yürüyüşe geçmeli, hatta tırmanmalı, tırmalamalı yerleri, dağın eteklerini..
Terler boşanmalı teninden, acılar kopmalı can etinden, huzursuzluklar sökülmeli ta en derinlerden, yalnızlık mikropları kazınmalı gizli hücrelerden..
Tırmandıkça, terledikçe, yoruldukça, öksürdükçe, hapşırdıkça, umutsuz yaralar sökülmeli ciğerlerinden..
Hiç bilmediği, yönünü yitirdiği, yörüngesini kaybettiği, kendini yok saydığı, kabuslarından arındığı, korkularından kurtulduğu, ikircikliliklerinden azat olduğu, iki yüzlülükleri ile yüzleştiği, yalanların bittiği o yerde..
Bitmeli insan, tükenmeli, ölmeli ve yeniden doğmalı, yeniden var olmalı, tazelenmeli, filizlenmeli…
Gitmek gerek bazen, nereye gidersen git kendini götürürsün gerçeğine aldırmadan.. Uzaklaştıkça kendinden, kendinde başka bir benlik yaratacağına inanaraktan..
SPOR
20 Kasım 2025SPOR
20 Kasım 2025SPOR
20 Kasım 2025FOTO GALERİ
20 Kasım 2025FOTO GALERİ
20 Kasım 2025FOTO GALERİ
20 Kasım 2025EKONOMİ
20 Kasım 2025
1
Sapsızoğlu: Faaliyetler yapanlara katkı verilmemesi anlamsız
2099 kez okundu
2
Gi̇rne-Tatlısu yolunda 10 Eki̇m’deki̇ kazada ağır yaralanan Can Yaman, hayatını kaybetti̇
1911 kez okundu
3
Serdaroğlu: Vatandaş ile sağlık çalışanını karşı karşıya getirmeyin
1722 kez okundu
4
KIBRIS’TA İLK KUŞ KAMPI YAPILDI
1583 kez okundu
5
Toplanan 17 Mi̇lyon TL’li̇k desteği AFAD’a bağışlamak isti̇yoruz
1578 kez okundu